Social Icons

24 Ocak 2012 Salı

Kör kere kör


Sosyalizmde aşk mümkün değilse orta sınıfın demokrasi çırpınışları ne zaman ıslah olacak?
Zor görünüyor çünkü tarih, şüphe ve yalanlar üzerine yükseltiyor nefsani duygularını.
Militarist kuram değilse parklardaki banklara ismin baş harfini kazımak göç yollarında tüketilen ömrün önemli bir not olarak gölgesini düşürdüğünü görmemek için kör kere kör olmak gerekir.
Ne âlâ.
Gördünüz mü tilkinin ettiğini? Etiği olmayan tilki illa edecekse sansar başına. Kör bıçak kere kör.
Ve ne âlâ.

Kör olasıca mafyanın gençlik yüreğine ilk serpilişi üzerine senaryo denemeleri:

Deli Yürek, keskin bir nişancının askerliğini bitirdikten sonra memleketi olan İstanbul'a gelmesi, otobüsten iner inmez birkaç kişiyi öldürmesiyle başlar. Kabadayı filmlerindeki "kabadayının kente girişi" mazbutuna uyan bir çıkıştır bu. Bir süre sonra esas işi tamircilik olan Yusuf Miroğlu, babasının yakın arkadaşı olan bir mafya babası Kara Ahmet’le (Bulut Aras) gündeme gelir, ama ayrıntı verilmez. Bir süre sonra Miroğlu, Bulut Aras gibi emektar bir sinema oyuncusunu ağaca bağlar; Türk sinema ve tiyatrosuna parasızlık payesinden kesilen ilk racon budur; bunu yapan erkek güzellik yarışmasında (Best Model Of The Work Yarışması) birinci olan Kenan İmirzalıoğlu adlı bir mankendir.

Kara Ahmet, Deli Yürek'te namlı bir kabadayıdır ama devletle ilişkileri iyidir; Ağabey'in kabadayılar alemi içinde "kendine seçtiği", kendi eli, ayağı yaptığı bir kişidir...


Deli Yürek, şehre girer. Aşk gider. Yürek gider. Sünnet-i seniyyeye uygun olmayan ne varsa gider.
Mafya kötü adamların işidir.
Alâ...

Af edersiniz, iyiler, neredesiniz?
Heeeyyyyy...
Yazık.

Saçlarım kır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 
 
Blogger Templates