Social Icons

5 Kasım 2012 Pazartesi

Neyzen Tevfik ne yapar?

Mükemmel'den daha azına tamah etmeyen birisi olduğum söylenemez. Tamam, tekmil iyi olsun; tertip, muvazene, te'dip iyidir amma bazen elde olmayan vaziyet karşısında susup oturmayı da bilirim nitekim.

Bir lise edebiyat kitabında yer alan metinler ne kadar çocukların "uzak"ında olabilir?
Haydi bazı kelimeleri kulaklara küpe ediyorum ve lakin sesi çıkıveren birkaç şaşkın öğrencinin "anlam" istediği hurufata bakıverince ağlamak ve gülmek arasında gidip geliyorum.

Aslında zeka sıkıntısı değil mesele. İlgilerine ram olmuş bir mevzuda zehir zemberek sanat icra edebiliyorlar. Ağzın açık kalıyor. İki satır ses olayını kavramayan sen misin şimdi bize "beyan" halinde bulunan diyesin geliyor.

Ama yok, saha değiştikçe, kelimeler "anlam"sızlaşıyor. Amir Khan'ın "Yerdeki Yıldızlar"ını hatırlıyorsun birden. Harfler, rakamlar çocuk için renk ve şekil hâlini alıyor. Bizimkiler de öyle.

Mesela bir anekdot niçin boş gözlerle karşılanıyor? Neresi zor bu nüktenin? İlgi noktası değil mi?

Dindarlığı ile tanınan biri, Neyzen Tevfik'e sorar:
- Cennetin anahtarı sende olsa, beni oraya alırdın, değil mi?
Neyzen Tevfik ise hafifçe gülümser:
- Cennetin değil de cehennemin anahtarı bende olsa, senin için daha iyi olurdu. Çünkü o zaman seni dışarı çıkarabilirdim.


Neyzen iyi ki zamanımızda yaşamıyor.
Kesin ya kafayı yerdi ya asla ayık yakalayamazdık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 
 
Blogger Templates