Social Icons

13 Ocak 2018 Cumartesi

Ne Sen Baki Ne Ben

Bâkî bed
Bursa’ya red
Nefy-i ebed
Azm-i bülend
(Muhibbi)

ve

N’ola kim nefy-i ebed azm-i bülend olunsa ey Bâkî
Bilesin ki cihân mülkü değil Süleymân’a bâkî
Şâhâ! azminde isbât-ı tehevvür ettin ammâ
Buna fânî dünyâ dirler, ne sen bâkî ne ben bâkî
(Baki)

Bu iki nazm için izaha gerek var mıdır?
Kelam-ı kibarlar için ziyadesiyle açıktır kibarın kelamı.


Şurası ilginç: Baki bed / Azm-i bülend / Bursa’ ya red / Nefy-i ebed
[Bâkî kötü adam; yüksek kararım odur ki –memleketi olan- Bursa’ya gönderilsin, bir daha da gözüm görmesin] şedid ifadelerle sürgün edilmişsin be hey şair, "beli sultanım" deyü Bursa yoluna revan olmak gerek değil midir?

Ah bu şairler!

"Yazık, şairler kadar cesur değilim"

Şairler cesurdur.
Cesaret mi şiiri getirir; şiir mi cesaret verir?
Bir Bâki bulup sormak iktiza eder.

Durur mu şair dili? Kıvrak kelimelerle, lafazanlıkla, manada derinlikle, istiarelerle hemhal oluş bırakır mı şairi?

"Ey Hünkarım, eyvallah, kızdın; kararına yansıttın; öfkeni dile getirdin de... Ne sen bakisin ne ben baki."

Muhibbi kararın caysa nola
Karşısında şair Molla

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 
 
Blogger Templates