Oğulduk, oğullarımız oldu...
Alnı karışık babalarımız vardı; alnı kırışık babalar olduk.
Sahili yoktu bu şehrin, hâlâ yok.
"ve huve ala külli şeyin kadir"
Sahili olmayan bu şehrin
Sahili olmayan bu şehrin
Yanık buğday tenli çocukları
Yıkanırlar kirli suyunda nehrin
Sahili olmayan bu şehrin
Gülücük yüklü anneleri
Yıkılmazlar altında kahrın
Sahili olmayan bu şehrin
Alnı kırışık babaları
Anıt gibi durur içinde dehrin
Sahili olmayan bu şehrin
Kavuşamayan sevdalıları
İçerler kadehini zehrin
Hasan Erkan
Hasan Erkan ile beraber geçirdim en güzel yaş dönemlerimi... Gençtim, o da gençti. Gecenin bir vakti dilimizde mısralar Mevlana'nın etrafında pervane olur, içimize dönerdik. Güzel günleri güzel dostlar anlamlı kılıyor.
Ve bu güzelliğin bir uzantısı 40'lı yaşları maddi bakımdan biraz uzak kalmış olsak da yine beraber yaşıyoruz. Allah'a hamd olsun.
Dostum, kırılgan gönülle hain aynalara zerk edilen bakış dirliğimizdir. Teneşir paklayacak üzerimizdeki dünya kirini... Kırkından sonra kötü ameliyelerden saklasın Mevla...
10 Aralık 2011 Cumartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder