Rüzgar bir sürpriz yaparak el etek çekti.
Burnumun ucunu çıkarttım önce. Kokladım. Dinledim. Sanki köşede saklanıyor da ben çıkar çıkmaz gürültüsünü yedeğine alıp çıkıverecek sanıyordum.
Yapar mı yapar. Rüzgar bu.
Dağ yârânı değil mi?
Bismillah ile yürüdüm bahçeye. Kuşlar tedirgin. Dal yorgun. Toprak melankolik.
Birden çiçeğe dönmüş ağaçlar. Birden bahar gelmiş dünyaya. Birden rüzgarın gölgesinde aşk var olmuş da cümle maşuklar şaşkın ve biçare kalakalmışlar.
"Vay" dedim, sesime kattığım esrar ile.
"Ya" dedi leylak albenisine sıkıca sarılarak.
"Bu ne acele" dedim, "daha..."
"Benim acelem var, boy pos atmışım, yaprağa daralmışım. Kokmaya hasret kalmışım. Var git dalına, budağına. Eğleşme benimle..."
Dilimi tuttum asmanın ağlayan gözüne.
Endişeye mahal yoktu, gördüm, bildim: Bahardı.
12 Nisan 2012 Perşembe
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder