Binde bir ma’nâyı nazm itmem yine bir lafz ise
Yoklasan mecmû’a-ı râz-ı nihânîdür sözüm
“Sözlerim sadece basit bir sözden ibaret olsaydı, mananın binde birini bile nazm etmezdim. Dikkatlice bakarsan, benim sözüm gizlilik (ilahî) sırlarının toplandığı bir mecmua gibidir.”
Dur be Nef'i... Bir dur. Şiir bu kadar mı adanır medhiye ve fahriye zeminine?
Tamam mağrur bir edan var. Hayal gücüne denecek söz yok ve zekan da kabına sığmayan bir cevher.
Lakin...
İnsanız be Nef'i.
Yani şu ete kemiğe bürünen. Hani şu ölümlü olan. İşte biz.
Bak ne söylüyor ardından asırlar sonra Mehmed Çavuşoğlu: "Nef’i’ başka bir ortamda çok önemli bir görevi ifa eden, ülkeye ülkeler katan bir komutan olabilecekken, kader onu şair olarak dünyaya getirip mana ülkelerini fethettirmiştir."
“Engin ilhamının müdhiş fırtınalarıyla bocalayan cihangir rûhu onu övgünün bazen hududsuz medlerinde, bâzan ölçüsüz cezirlerinde dolaştırdı. Dostlarını överken de, düşmanlarını yererken de alışılmamış bir üslubda, duyulmamış perdelerde haykırıyordu; edâsı dâimâ bir kahraman edâsı idi.”
Sonuna kadar katılıyor ve hürmetler ediyorum. Her bir mısraın, her bir beytin selamdır bize.
Selamın baş göz üzre. Sözümüzün kıratı yok, eyvallah.
Ama en azından atamız, ecdadımız bir Nef'i Dede.
Hani insanız.
Toprak yani.
Ellerinden öpüyorum.
16 Mayıs 2012 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder