Şeb-i yeldaya yaslanıp anne uykusu özlemini aradık gecenin ilmekleri arasında.
Bildik ki ne gök aynı gökmüş ne yer aynı yer.
Bir nostalji, bir uzak hatıra, bir iç yakıcı yalnızlık ile sustuk çöktüğümüz uyku basamaklarında.
Biz insanlar hep mahzunuz ve bu mahzunluğumuzu arsız serçelerin çığırtkanlıkları ile bastırıyoruz.
Gün hep.
Saat daim.
Meryem adımlarıyla sokuluyor güneş şehre.
Zeyl:
Bu laedri dedemiz (Sabit deniyor bazı kaynaklarda ama emin değiliz nitekim...), bu geceyle ve bu mısralarla mutlaka anılmalı değil midir?
"Şeb-i yeldayı ne bilir müneccim ü muvakkıt
Mübtelay-ı gama sor kim, geceler kaç vakit?"
Eyvallah.
21 Aralık 2012 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder