– Ya Rab! Seni nerede arayayım? diye niyazda bulunmuştu.
Allah-u Teala da:
– Beni kalbi kırıkların yanında ara!..
buyurdu.
Dün akşam çoluk çocuk bir düğün yemeğine iştirak ettik Doktor. Kafamdaki "iğretilik" salonun kapı kenarındaki masaya ilişmemle bütünleşik bir hâl aldı.
Herkesin dudaklarında yalandan tebessümler. İri göbekler. Mutassıp şehrin mutassıp ailelerine yakışan "modern" sahtelikler...
Hiç kalbi kırık filan yoktu, görmedim Doktor.
Kırık kalp kocaman spotların, süslü masaların, şık giyimli insanların mekanında olmazmış doktor.
Olric'i aradı gözlerim.
Boşa aradı.
En azından bu sahte, bu abartılı, bu uyduruk mizansende bir hamamböceği, bir delifişek fare, bir canından bezmiş lamba aradı gözlerim.
Boşa aradı doktor.
"İsraf" gökdelen dikmiş, akıllar kör Doktor.
Doktor hayvan gibi yiyor insanlar.
Aman Allah'ım, doktor "insan" reçetesi zerk et damarlarıma.
Doktor.
Hayvan gibi tıka basa yiyor insanlar. Yemediklerini genirip izliyorlar. Gözleri tabaklarında ama mideleri ağızlarına kadar dolu Doktor. Yemeğin üzerine sodalar ikram ediliyormuş artık. Zavallı göbekler "kolay hazmedip daha yesinler, çok yesinler"miş murad.
Afrika arkasını dönmüş, susuyor.
Asya yutkunuyor.
Yetimler susuyor.
Kulaklarda genirmeler, gerinmeler, kaşınan göbekler...
Doktor, günah olarak bana orada bulunmak yetermiş bunu bildim.
Hem doktor Müslümanlar beni hep hayal kırıklığına uğratıyorlar biliyorsun.
Bana "hakiki iki Müslüman" da reçete et doktor...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder