Social Icons

19 Haziran 2013 Çarşamba

Süzme çeşmin gelmesün müjgân müjgân üstine

Gün akşama dönerken şiir ses verir. Çok uzaklardan, asırlar öncesinden kopup gelir şiir, dizinin dibine kıvrılır, mahcup, mümbit gözlerine bakar, durur. Bu öyle bir şiirdir ki Nedim'e sermest olur. Üstüne dökülen güllerin kafiyesine mest olur, Rasih'e kocaman bir yürek açar. Rasih kimdir, nicedir, Nedim'in hayranlığını kazanmış şair nasıldır, çoğu muamma. Bir gazel yeter mi koca Divan edebiyatında boy göstermek için? Bir beyt bile kâfi derler. Şöyle buyurur Üstad Yahya Kemal:

Bir tek gazel bıraksa yeter bir gazel-serâ
Her beyti olmalı ancak beytü'l-gazel gibi


Bir gazel bile şairinin unutulmaması için yeterlidir. Ama o gazelin her beytinin beytü'l-gazel gibi, yani gazelin en güzel beyti gibi anlam ve ahenk bütünlüğü açısından mükemmel olması gerekir.

Var mı böyle bir gazel?

18. asırda Balıkesir taraflarından akar gelir bu şiir. Okuyan bir daha okur; duyan, tekrar duymak ister. Bilen, döner döner tad alır her okuyuşunda. Gören, daima görmek ister.

Yahya Kemal'i mest eden gazel için Fatih'te çalan yoksul bir gramafon eşliğinde Attila İlhan buyurur:

“Râsih'in ünlü gazeli, Türk şiirinin geleneksel ahengini en tumturaklı şekliyle hissettiren görkemli gazellerindendir; ilk defa 1943'te mi, 44'te mi ne, okuyup çarpılmıştım, yarabbi ne yaman bir sesti o.” dedikten sonra gazelin beş beytini de eserine alır ve “Yattığın yer nur olsun Râsih efendi!” diyerek sözlerini tamamlar.

Üzerine söylenenden ziyade Gazel şöyle seslenir bize:

Süzme çeşmin gelmesün müjgân müjgân üstine
Urma zahm-ı sîneme peykân peykân üstine

Dilde gam var şimdilik sen gelme lutf it ey sürûr
Olamaz bir hânede mihmân mihmân üstine

Yârdan mehcûr iken düşdük diyâr-ı gurbete
Dehr gösterdi bize hicrân hicrân üstine

Rîze-i elmâs eker her açdığı zahma o şûh
Lutfı var olsun ider ihsân ihsân üstine

Hem mey içmez hem güzel sevmez demişler hakkına
Eylemişler Râsih'e bühtân bühtân üstine


Gün akşama döndü Bir bir el veriyor yıldızlar. Karanlık göğü aydınlatan yıldızlarla karanlık şehri aydınlatan lambalar derin bir yarış içerisinde. Ajanslardan renk, ses, görüntü, kir, necaset akıyor. Diziler dizinde sallıyor gamlı gönüllerimizi. Züğürtlük ile yorulan çenelerimiz teknoloji kumpasına mübtela.

Akşamla masamızın üzerinde Rasih Bey.

Bize göz kırpan hangi yıldız?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 
 
Blogger Templates