Social Icons

18 Haziran 2017 Pazar

Taş Güzellemesi – II


Taşı bol, tozu pek, rüzgârı sert bir iklimde doğmuş olmanın neticesi midir bilmem dilime yerleşen mısralardan birçoğunda taş, taş gibi durmaktadır. Aynı zamanda taşa dair hatıralar taşlaşmış bir şekilde hafızamda mekan tutmuştur. Herkes bilir ki taşın ustalıkla şekil aldığı, taşın sanata ve estetiğe yaslandığı bir coğrafyada taş sadece taş değildir: Dayanaktır, ocaktır, ekmektir, göğe uzanan eldir, çocukların kısmetidir, hafızadır, hatıradır, alın teridir; bilakis alın yazısıdır…

Çocuktum. Hasta dedem her zaman karnında yastık, iki büklüm yatardı. Adı yoktu hastalığının. O zamanlar hastalıkların adları birkaç tane idi ve biz yaşlılık olarak bilirdik dedemin vaziyetini. İlaç, doktor, ağrı, tedavi kelimeleri değil daha ziyade “sabır” müşahhas bir varlık olarak dolaşırdı hanelerimizde. Bir sabah namaza alkan anneannem, dedemin iki büklüm bir vaziyette köşesinde yatmadığını fark etti. Evin her tarafı didik didik arandı. Bahçeye, cami yoluna, birkaç ahbabının evine ve akla gelmeyen her yere bakıldı ve fakat dedem sırra kadem basmıştı.

Çaresiz kalmıştık. Meseleyi çözen yine Terzi Ayşe yani anneannemdi. “Sakın taşa gitmesin…”

Ne taşı biliyorum ne duvarı.
Ne murcu biliyorum ne balyozu.
Ne “taşın damarı” geçiyor dünyamdan ne “taş işlemek”.

Soluğu taş ocaklarında alan dayım, yatağında iki büklüm yatar vaziyette bıraktığı dedemi taş işlerken bulur. Bir elinde taş kalemi, bir elinde çekiç taşa şekil vermektedir İbrahim Çavuş. Evet, bir taş yontucusu, taş ustasıdır dedem. Taşın damarını bilmektedir. Ocaktan taşın nasıl çıkarılacağını, külünkü, tarağı, eşeklere taşın nasıl yüklenmesi gerektiğini, hangi taşın nasıl yontulacağını, taş üstüne taş koymayı ve hatta kaç arkadaşının kopan kaya altında kalarak vefatının acısını iyi bilmektedir. Şiir yazar gibi, resim yapar gibi taş ile hemhal olmaktadır dedem. Ekmeğini taştan çıkaran ecdada rahmet olsun.

Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya;
Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi.
Dalıp, sokaklar kadar esrarlı bir uykuya,
Ölse, kaldırımların kara sevdalı eşi...


(Necip Fazıl)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 
 
Blogger Templates