“İnce zarif bir endam; krem renkli solgun fakat içindeki zeka zorlayışıyla şişip kabarmış yuvarlak bir alın; kemerli kaşların edebi hayali altında sevimli, parlak gözler… Hafifçe kabarık şakaklardan sonra, süzüle süzüle inen yüz çizgileri çukurlu sivri bir çene ile bitiyor ve başı uzaktan bir çileği andırıyor.
İsimsiz bir nefer olarak çalışmaya özel dikkat gösteren bir ehl-i gönül. İstanbul’da yaşıyor. Narin ve nazik vücudunun rızk için yaptıklarıyla yazdıkları arasında dağlar kadar fark olanlardan. Bir sohbet halkasında bulunmazsa, bir Müslüman’a yardım etmezse öleceğini sanıyor. Tadına doyum olmayan sohbetleriyle kalpleri yıkayıp arındırıyor. Rivayet oldur ki İstanbul’un girip çıkmadığı camii, diz büküp oturmadığı dergahı kalmamıştır. Mezar taşlarının ve kedilerin resimleri çekmek, bolca ölüm üzerine düşünmek, düşündüklerini naif hikayeler şeklinde kaleme almak ve Allah rızası için dostluk kurmak öncelikleri.
O kadar yıldır İstanbul’da olmasına karşın “entel”leri sevemiyor bir türlü. Müslüman olmak yetiyor ona. Müslümanca düşünüp Müslümanca yorumlar yapan bir halis insan Selim Şevkioğlu.
7 Şubat 2011 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder