Çekil izzetle uzlet gûşesine
Azîz ol derd-î şöhretten cûda ol
İzzet, uzlet, köşe, aziz, şöhret, cüdâ... Seçin kendinize bir kelime. Seçin ve başlasın yolculuk. Kelimeler yolun yolcularıdır ve mutlaka altı çizilesi kaderleri vardır kelimelerin. Çocukların hamurdan oyuncakları gibi. Alıp büküveriyorsun, hele umursamaz birisi isen aslının dışında şekillerle bezeyebiliyorsun. Yeni anlamlar yükletebiliyorsun. İlginç ve zapt edilmesi zor bir durum.
“Mekan” sorgulayışı işte bundan bir cüz olsa gerek. Mekan nedir, niçin mekandır, nasıl mekandır, imkan ile alakası var mıdır, mümkün ve mümkin arası mekan ve cennet çağrışımına benzer mi? Lamekan, mekanın neresidir?... Sorgu, entelektüellerin işi, yani okuyan, yazan, düşünen…
Tecessüs, didişme, hayret, şuur, farkındalık ve elbet bilinç bile ilginç...
Mekana ve eyleme sabitlenmek bükülen dudaklarla anılmak oluyor:
“Hâlâ o kocaman defterine yazıyor musun?” Evet sana ne, istiyorsan otur sen de yaz.
“Daha kitap mı okuyorsun?” Ne yapayım hava almadan duramıyorum!..
“İktidarlar değişti, sen değişmedin!” Satılmadım ki ciğerim…
“Hep aynı adamsın? Ne zaman değişeceksin?” Elhamdülillah…
.../...
İstediğiniz kadar çoğaltabilirsiniz.
Dostlara, maziye, vefaya, imana yönelik aynı çizgide, aynı sabır ve sebatla durmak beni memnun ediyor.
Siz deyin 10, ben diyeyim 20 sene önce adresimi soranlara “Erciyes’in doğusu” şeklinde beyanda bulunuyordum. Ne yaptığımı soranlara ise: “Rasim Özdenören’in Gül Yetiştiren Adam’ını sahnelediğimi" söylüyordum…
Dostlar, hâlâ gül mü yetiştiriyorsun demiyor, gül istiyorlar benden.
Evet, ben aynı mekandayım.
Kar üzerinde veya toprakta namaz kılmaktan mutluluk duyuyorum ve kendimce “modern”e ukelalığı önemsiyorum.
Bir karıncayı izlemenin hayreti ileyim.
Siz?
21 Mart 2011 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder