Mevlana İdris
Önce buradan tanıdım onu.
1966, Andırın. Günümüzün bir dervişi. Onunla olmak, dervişliği paylaşmak ve hayatın tenha dehlizlerine sokulmak. İstanbul bir post ve şeyh İdris o posta kurulmuş, bütün şairler ve bütün çocuklar onun müridi. İstanbul onunla, onun şeyhleriyle soluk alıp veriyor. Tenha sokaklardan nice zengin hayatlar devşiriyor.
Karagümrükte ehl-i tarik çaycı dendin ufak çey evinden, Kumkapı’da ermeni patrikhanesine, oradan yerin bir kat altında yaşayan aşık enis’e bütün tenhalar onun uğrağı. Yeryüzündeki bütün çocukları tanıyor. Neyzen. Şair. İstanbul Hukuku bitirdi. Nedim Ali’nin kardeşi. İki kardeş: Asr-ı Saadetten günümüze iki ışık. Mevlana: çocukların ve şairlerin şeyhi. (Kemal Sayar, Andırın Postası, Sayı: 91)
Sonra bu tarihlere yakın bir zaman diliminde Konya’da, güzel insanlarla beraber hasbihal ettik. “Konya’dan Mevlana arıyor” mealindeki telefon notuna aldığı cevaba beraberce tebessüm ettik. Havsalamda kalan Mevlana zarifliği ve beyefendiliği mısralara aktarmış yahud mısralardan dermiş bir şair. Ne rahmetli Nedim Ali’nin kardeşi, ne bir başka büyüğümüzün damadı olması onu farklı kılmıyor. Kendisi farklı. Anında samimiyet kuramayacağı çocuk yok memlekette. Ne memleketi dünyada. Yazdıkları, çizdikleri yürek emaresi. Yüreği olanları buluyor, yürekliler onu. Çorak bir beldeye varsa Mevlana sanki ardı sıra yeşillikler, çağlayanlar, kuşlar ve çocuklar sökün ediyor. Ehl-i gönül ve ehl-i vefa bir insan.
En son Mimarsinan’ın tozlar savuran rüzgarlı bir gününde, bir cenaze peşinde, bir mezarlıkta gördüm kendisini. Yine bir merhamet ve vicdan kesmiş adam gördüm. Allah dostu bir veliyi gördüm…
11 Mayıs 2011 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder