Baudrillard, “Simgesel Değiş Tokuş ve Ölüm” adlı kitabında ölülerin zaman içerisinde, köy ve kent merkezlerinin sıcaklığını yansıtan ve insanların bir araya toplanmak için de kullandıkları mezarlıklardan alınarak “dış”a doğru atıldıklarına dikkat çeker ve “yeni kentler ya da çağdaş metropollerde gerek fiziksel mekan gerekse zihinsel mekan anlamında ölüler için öngörülen hiçbir şey”in olmadığını söyler.
Şehrin imar değeri olan, yarınları istikbal vaad eden arazilerine "ölü yatırım" olarak mezarlıklar yapılacak değil ya... Dışarı, daha dışarı, hatta çok dışarı.
Mümkünse görmeyelim ne ölümü ne ölüleri
Şimdi Avm namlı mabedler etrafında şekilleniyor dünya.
Zamanla Asri mezarlık inşa edilmiş Kayseri'ye. Eskiden beri Hacılar yolu üzerine. Eskiden beri şehrin dışına. Şimdi mezarlık Gesi - İldem ve Argıncık'tan sonra şehir mezarlığı olarak hizmet veriyor. Yani uzak, daha uzak, gözden olabildiğince uzak... Şehrin tamamen dışına gönderiyoruz ölülerimiz. Hatırlatıcı olmasınlar için unutuyoruz ölümleri.
Gelip geçici olan kazanımların arkasını kovalayan modern zamanın insanı, hayatın “giz”ine sırtını dönüyor.
Ve ne ilginç!..
İnsanlar tek aşamadıkları gerçeği gözden uzak tutarak unutmaya çalışıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder