Social Icons

11 Nisan 2012 Çarşamba

Duldasız yaşamak


Üç gün üç gece rüzgarları yorulmak bilmedi.
Burnumu çıkartmadan pencere pencere geziyorum evde.
Bahçe bana bakıyor.
Sımsıkı kapalı gözlerim.

Dünya gözümde büyüyor.
İşler, işler, işler...
Tembellik de yakışıyor sanırım.
Sonra ukala ve tehditkar bir ses:
Saçmala diyorum kendime.

Teselliden nasibim yok hazan ağlar baharımda

Al sana "modern" etiket altında anılmamak için bir fırsat daha diyorum. Toprağa bas, küreği kavra, taşı ayıkla, kökü sök. Nasırlaşan ellerinden sıyrılsın reklamlar. Yanakların, alnın güneşe selam dursun, kırılsın naz, merhamet kalbinde kalsın, kır odunu ortadan ikiye. Ter aksın. Yol ver gayrete.

Üç gün üç gece rüzgarları...

Boğazda yaşamanın adı rüzgarmış, bildik. Duldasız mekanlarda açık sine bağır ile var olmak. Kocaman gürültülerle gelen rüzgarın ayak sesine, uykuda, istirahatte, ayakta, muhabbette umarsız davranmak ve fakat içten içe "La havle" çekmek. Sıkça yaşanmıştır ki gece sabaha kadar uykumuza zehir damlatan rüzgarla ilgili mesaide ses etmek ekseriya "Rüzgar mı vardı, hiç duymadım" mukabelesine muhatap olmaktır. Surlar sesi zapt ediyor. Hava kirliliğini, ışığı, karı, yağmuru... Sonra vayvasıl.

Sen çıktıkça dağlara
Sen uzandıkça arza
Tuttukça elini taşın toprağın
Yaklaştıkça güneşe, buluta
Apartman dairelerinin duldasında toprak bilmeden yaşayan kimselerle
Aranda bir hudut olacaktır.

Biliyorsun!.. Haydi al uçurtmanı. Yırtacaksa rüzgar yırtsın. Çatılara değil dallara takılsın  uçurtman.
Haydi.

Duldasız yaşamak, dik durmaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 
 
Blogger Templates