"Amma da hikaye."
Hakikaten.
Dilin bütün sınırlarını zorlayan, sıradışı yazar Oğuz Atay, bütün boş vermişliğim üzerine ağır leylak kokuları ile saçıldı.
Kendini sessizliğe vurmuş bir adam.
İsyanı suskunlukta ve reddetmekte bulan beyaz mantolu adam.
Bir adam susarak ancak bu kadar kendini ifade edebilir.
Susarak ve susarak.
Zor ikilem yakamda.
Oysa hikaye o kadar basit: "Cami avlusu ile denize yürüyüp kaybolduğu zaman arasında başına gelenler ve başından geçenler aslında koskoca ömrümüzde yaşadıklarımızın bir özeti gibidir."
Öyle ki;
"Kalabalık bir topluluk içindeydi. Başarısızdı. Parası yoktu." diye başlayan (ilk üç cümle) bir hikaye çekirdeğin deldiği böğrümüzde barut kokuları bırakıyor.
"Dar ve kalabalık sokaklardan, dar ve kalabalık sokaklara geçti." günüm.
Dar.
Dapdar.
Çok dar.
10 Mayıs 2012 Perşembe
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder