Çocuklar çabuk büyür.
Yaşlılar değişir.
Büyür mü değişir mi diye sormak daha yumuşak kelimelere sevk ediyor bizi.
Büyüdükçe değişiyor etimiz, kemiğimiz; değiştikçe değişiyor huyumuz, suyumuz.
Mukavemet bu noktada aptallığın şahikası.
Bir ay içerisinde belki çeyrek asırdır, belki daha uzun bir süre görmediğim insanlarla yüz yüze geldim. Gördüğüm şu idi: Zaman, insanın heykeltıraşı. Onu kesiyor, biçiyor, yontuyor, şekilden şekle sokuyor. Ne liseden arkadaşlar ne veletliğin kapı komşuları hayalde kaldığı gibi değildi. Öyle kalmalarını beklemek de ham hayalden öte değildir.
Ben kendi payıma şuna yaslandım.
Bana öyle hayret ve şaşkınlık içerisinde bakıyorlardı ki asıl değişenin ben olduğumu, onların değişen gözlerinden ve eskiyen simalarından okudum. Her gün aynada yüzleştiğim kişi, bana uzun ve bitmez yalanların anlatıcısından başkası değilmiş.
29 Ağustos 2012 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder