Ömür dediğin bu işte.
Bir yol ayrımında, bir nefeslik ağaç gölgesinde, bir meskun mahal çıkışında durur ve ardına bakarsın.
Bir an.
Ve birden yeniden, taptaze ve tekmil yaşarsın geçmişi.
Geçmiş, geçmemiştir aslında.
Geçmiş, bir kapı ardında olanca dirlikle beklemektedir.
Bir an ve sonra.
Ne çabuk geçti. Geçti ve bilemedik.
Daha dün mektep sıralarında haylazlık ediyorduk.
İşte şu yoldan koşmuştuk gurbetin simsiyah gecelerine.
Kucağımdaki çocuktun asker...
Bir an ve birkaç damla hüzün.
Ramazan da böyle işte.
Dün "aman geldi, gelecek, sahur, iftar, bereket..." telaşesi ile atarken kalbimiz birden ayrılık hüznüne yaslandı.
Ramazan da ömür gibi işte.
Daha dün...
18 Ağustos 2012 Cumartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder