Hz. Ali (r.a) onun hicretini şu şekilde anlatmaktadır:
"Ömer'den başka gizlenmeden hicret eden hiç bir kimseyi bilmiyorum. O, hicrete hazırlandığında kılıcını kuşandı, yayını omuzuna taktı, eline oklarını aldı ve Kâ'be'ye gitti. Kureyş'in ileri gelenleri Kâ'be'nin avlusunda oturmakta idiler. O, Kâ'be'yi yedi defa tavaf ettikten sonra, Makâm-ı İbrahim'de iki rek'at namaz kıldı. Halka halka oturan müşrikleri tek tek dolaştı ve onlara;
"Yüzler pisleşti. Kim anasını evladsız, çocuklarını yetim, karısını dul bırakmak istiyorsa şu vadide beni takip etsin" dedi. Onlardan hiç biri onu engellemeye cesaret edemedi (Suyûtî, 130).
Bunun içindir ki İbn Mes'ud;
"Onun hicreti bir zaferdi" (İbn Sa'd, Üsdül-Ğâbe, IV, 153) demektedir.
Bu bir şiir.
Adamlığın, kahramanlığın, cesaretin ve imanın şiiri...
Tıpkı Erdem Beyazıt şiiri gibi.
O ki meydanın ortasında durmuştu
Elini kılıcının kabzasına koymuştu.
Dedi savaşçı :
" Ben gidiyorum
Hicret ediyorum
Varsa ağlatmak isteyen anasını
Dul koymak isteyen karısını
Ve istiyorsa çocukları yetim kalsın
Arkamdan gelsin."
Allahu Ekber.
2 Ağustos 2012 Perşembe
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder