Düne ait kainat görüntülerini izleyip üzerine Rasim Özdenören'in şu alıntısına bakınca iki hususun altını çizme zarureti hissediyorum:
Birincisi Rasim Özdenören diyorum.
İkincisi "acz" sırtımızda iken gölgelerimizin büyüklüğüne aldanmak hakikaten aptallığımızdır.
Üstad buyuruyor:
“İnsan, yapıp ettiklerini öylesine «süslü» görmeye başlamıştır ki, yalnız bu durum, onun kendi insani hakikatini görmesine başlı başına bir engel teşkil etmektedir. İnsan, bugün ulaştığı teknik başarıyla gözleri kamaşmış, kendine hayran olma psikozuna girmiştir. Tehlikeli bir narsizm yaşamaktadır. Yapıp ettiklerinin sadece dış görünüşüne bakan insan, bu görünüşün cafcaflı tezahürlerini başarı, hatta zafer sanmaktadır. Üstelik bu zaferi kendisinden sanmaktadır. Dolayısıyla kendisini «bir şey» sanmaktadır.
İnsanın yaradılış olarak yüce bir varlık konumunu işgal ettiğini reddediyor değiliz. Fakat insanın gerçekten «aciz» bir yaratık olduğunu söylemek istiyoruz, insan «yaratış» olgusuna nisbetle bütünüyle aciz bir varlıktır. Yani yaratma, halk etme, yoktan var etme gücü yoktur. Narcissus, berrak suda kendi çehresinin hayalini görüp hayran olmuştu, onun kendini beğenmesinin içinde belki bir masumiyet yakalanabilir. Günümüz insanı ise, dünyanın bu günkü bulanık, vahşi yüzünde, kendi çehresinin masumiyetini görmüyor. Doğrudan doğruya kendi amellerini görüyor, onu da süslenmiş olarak görüyor. Dolayısıyla, kendisini yaratış olgusuna nisbet etmeye kalkışıyor. Onu, Müslüman olmaktan alıkoyan başlıca sebep budur, desek yeridir. Çünkü o, süslü gördüğü amelleri yüzünden kendisini tanrılaşmış vehmediyor. Yani kendini tanımaktan, insan olmanın hikmetini kavramaktan gitgide daha uzaklara düşüyor. Kendisinin tanrı olduğunu vehmeden insanın, kulluğunu idrak edebilmesi kolayca mümkün olmasa gerek.”
7 Ekim 2012 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder