“Üniformalı güneşler aşkına,
Bir daha titretelim And’ları
Saint Martin yalan, La-Paz yalan
Maria
Her sevda için bir mermi namluya..”
...
"Bu toplumda 'biliyor olmak' mutlak surette bir haksızlığa maruz kalmak demektir." Çünkü bilgi borçlandırır, 'anlamak' zorunda bırakır. Cahil, acıma duygusu uyandırır. Yıkıcılığı bağışlanır. Bu, onların lüksüdür. Oysa, aydın, bilgilenmek gibi bağışlanmaz bir suçtan müebbeden mahkum edilmiştir. Bastığı yerde ot bırakmayan cahili vicdanının demir parmaklıkları arasından seyreder."
Kuyuya düşmedinizse bir kitabın derin ve karanlık satırlarına düşebilirsiniz. Neden olmasın? Başınız, iki elinizin arasında, şakaklarınızda zonklamalar, düşünce, eziyet, muhakeme, harfler, işaretler... İçine düşülebilen ender kitaplardan birisinde Orda Kimse Var Mı ile Alev Alatlı meselelerle sarıp sarmalıyor bizi.
Eser, Alt yapıda umursamamazlık öfkesi barındıran ve "Aydın" kimliğini sorgulayıcı bir roman... Türkiye'nin bulunduğu yeri ve olması gereken yeri bir kadın mülayimliği içerisinde sorgulayan, yazdıkça kızan, kızdıkça öfkelenen bir eser... Alev Alatlı öyle bir noktaya sürüklüyor ki insanı "haydi be bir halt olmaz bu aydınlardan" feryadına geliyorsun..
Sanki doğru söylüyor.
Gizli veya ayan bir ses feryad ediyor: Aydın namusuna sahip insanların çoğalmasına ihtiyaç var...
Evet.
Nasıl olacak bu iş?
Köşelerin hakimleri en kaba ve genel ikilemi ile namus ve para arasında nasıl bir tercih yapacaklar?
Para nasıl mağlup olacak "ahlâk" karşısında!..
İç ses: Alev Alatlı ablamız "orda kimse var mı?" diye soruyor ya.
Sahiden "var mı?"
İçe bükülen ses: “Yüreğini yanlış kıpırdatan hiçbir şeyi yapma.
Gözyaşlarını sil.Başını dik tut.Elini toprağa daya.
Dön bizimle,kimse kaderini elinden alacak kadar güçlü değildir”
İçte kısılan ses: “Oğul,bu muydu sadıklığın?
Valla kurda yedirdin beni.”
4 Mart 2013 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder