Dönüp bir kez daha bakmak gerek.
Bir kez daha.Bir kez...
Sonra şu soruyu cevaplamalı insan:
Dağa nasıl bakıyorum?
Kur’ân-ı Kerîm’de dağların, yeryüzünün kazıkları olarak (en-Nebe’ 78/7) sapasağlam çakılıp (en-Nâziât 79/32) dikildikleri (Gāşiye 88/19), Allah’ın insanlar için dağlarda oturulacak barınaklar yaptığı (en-Nahl 16/81), Semûd kavminin dağlarda evler yonttuğu (el-A‘râf 7/74; el-Hicr 15/82; eş-Şuarâ 26/149), ilâhî emanetin dağlara verildiği, ancak dağların bunu kabul etmediği (el-Ahzâb 33/72), dağların Allah’ı tesbih ettikleri (el-Hac 22/18) ve Hz. Dâvûd’un Allah’ı tesbihine katıldıkları (el-Enbiyâ 21/79; Sebe’ 34/10; Sâd 38/18), kıyamet gününde dağların yürütüleceği (el-Kehf 18/47; et-Tûr 52/10; el-Vâkıa 56/5; el-Hâkka 69/14; el-Meâric 70/9; el-Müzzemmil 73/14; el-Mürselât 77/10; en-Nebe’ 78/20; et-Tekvîr 81/3; el-Karia 101/5) ve ufalanıp savrulacağı (Tâhâ 20/105) bildirilmektedir.
Şimdi.
Ve dağ sana nasıl bakıyor?
Hangi dağ sever seni?
Sen?
Ve:
"Bu dağ bizi sever, biz de onu severiz"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder