Savaş bitti bayım!
Hepimiz bir parçamızla öldük bu savaşta.
Doğrultacak ne namlumuz, ne atacak kurşunumuz kaldı.
Esaret bayrağını çektiğimiz bu topraklar da uçtu elimizden. Savaş bitti. Kaybettik savaşı bayım... At sırtında geçtiğimiz ırmaklar, esenliğimiz olan rüzgar ve bu dağların vaz geçilmez tutkusu karlı doruklar, yenilgimizin yalan bilmez şahitleridir.
Savaşarak ölmedik. Yani ev bark kaygısından, geçim meşakkatinden, aile – efrat fikri sabitinden kurtulamadık bayım. Filmlerde olduğunu geç anladık efsaneleşmenin ve Clint Eswood kahramanlığının. Tarihte kalmış imiş her katıldığımız cengi muzaffer bitirmek. Hüznün, yüzüne yakıştığını kabullenerek elem, keder ve ülfeti bakiye kılıp altını çizdik mağlubiyetimizin. İstanbul’da yeni bir gune merhaba diyen güneş fotoğrafları, ümit ve medet uman ilahiler, yüksek sesle söylenen isyan türküleri, delik deşik edilen bağrımızda eğlenmektedir şimdi. Ağlamaklı gözlerle bakıyoruz bayım. Sizi bilmem ama ben, en son silahım, yüreğimi bırakarak çekiliyorum bu meydandan.
Bir muharibin anılarıyım artık. Gece alınan yolların gelecekle kıyaslandığı kutup bilmez ıslaklığımız, hiç bir manaya işaret etmemektedir. Ölseydik bu dalımızı, budağımızı kaybettiğimiz savaşta, bir analarımız ağlardı ardımızdan. Ve belki bu kadar alçaklığını görmeden ölürdük insanların. Çünkü ölüm, kalın bir çizgidir gerçekle aramızda. Bu çizgiyi aşamamakla bizler, matem okyanusların irin, kan, sarhoş kusmuğu, lağım sularında debelenip çırpınmakla mükafatlandırıldık. Üstümüzden alaylarla geçenler, martılar olmadı hiçbir zaman. Baykuşlar, akbabalar, kargalardı...
Hayat için yeni yorumlar getiremiyoruz. Sahilimize vuran dalgalar hep bildik, dualar hep aynı. Ölümü dahi beceremediğiz hayat, neylesin bizi? Neylesin sevgisiz, sevgilisiz geçirdiğimiz baharlar?
Bizim için artık kar bile karanlık yağmaktadır.
Savaş bitti bayım. Sana uğurlar olsun...
8 Ağustos 2014 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder