Sanki mecburi istikametti. Sanki bedenin kaptırıldığı bir seldi.
Hani bu günlerde bayram münasebetiyle İstanbul istikametinden Ankara'ya (Doğrusu Anadolu'ya) çıkış yapan araçların oluşturduğu bir görüntü var; birbirine paralel uzanan iki yoldan birisi tıka basa dolu diğer yol tamamen boş... Daim boş yolu seçmiş iken belki büyük laf etmemden belki başka bir saik yoğunluktan kilitlenmiş yolda bulmuştum kendimi. Emniyet şeritleri dahi dolu idi. Nefes alabilmek için akıntıya kapılmaktan başka çare yoktu.
Öyle yaptım.
Bir sene boyunca akıntıyla kürek çektim.
Göz ve gönül ufkumda çıkış yapabileceğim ilk tali yolu gözlemledim, durdum.
Nasip bu güne imiş.
Artık sıvalı paçalar, toplanmış eteklerle daha yüksek bir yere çıkabilirim bu herc ü merc içerisinden. Yeniden başlayabilirim sükut mevsimine. Bir tohumun büyümesine şahitlik edebilirim şimdi. Şimdi sırtüstü yatarak özlemle bakabilirim göğe.
Göklere bakmak şart azizim.
Gökler, "lisan-ı hafi" ile konuşurken kulak vermek gerek.
Motor gürültüsünden, bina gölgesinden, şehir koşuşturmasından göklere yol bulmak gerek.
Haydi bismillah.
"Allah yeniden başlayanların yardımcısıdır."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder