Erkenden dökülen yapraklara, güzle gelen soğuk algınlıklarına, attığım taşların yerlerini bulmamasına ve eylülün sersem geçişine aldırmak yok bugün.
Bugün Neyzen'ce bakış fırlatıyorum hayata:
Koca bir bakışla buyuruyor Üstad:
"Dünkü fırsatları kaçırdığına diz dövenlere, bugünün tasasına perişan olanlara, yarının telaşına düşenlere şaşmaya bile gerek duymuş kullardan değilim. Neden derseniz, boşunadır da ondan. Neden boşuna derseniz, şimdiye değin kim alınyazısını
değiştirebilmiş? Zaman, ahval, dışımızı kaplayan nesneler kimseye boyun eğmiş değildir. Dünyayı ele geçiren adamlar bile tarihin ağzına sakız olmuşlar, oradan oraya saldırırken ense köklerinden doğru bir şaplak yemişler, dünyaya gelmemişe dönmüşler.. Komşunun tavuğu keçi doğurmuş diye yemeden, içmeden kesilenlere, hayıflananlara acırım. Herkes ancak elinden geleni yapar da ondan."
Hû.
İkindi vakti.
Dökülüyor zaman.
Gün akşam.
24 Eylül 2012 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder