15 Eylül 2012 Cumartesi
Seçin birini
Ben ne zaman kedileri görsem aklıma iki isim gelir: Ebu Hüreyre ve İsmail Saib Sencer...
Ebu hureyre r.a ismi Abduşşems iken müslüman olduktan sonra Abdurrahman adını alır. Bir gün Peygamber efendimiz, elbisesinin altında bir kedi yavrusu götürdüğünü görür, "Kedicik Babası" manasına gelen "Sen Ebu Hureyresin" buyurur. Ebu Hureyre Hz Rasulullah tarafından verilmiş olması sebebiyle herkesin kendisini bu lakabla anmasını isterdi.
İsmail Saib'i ve kedili kütüphaneyi de Dursun Gürlek Hoca anlatıyor:
Muzaffer Gökman kedi dostu İsmail Saib Bey'i şöyle anlatıyor : "Evlerde üreyen, sokaklarda boyunları bükük, çoğu gücünü yitirmiş kediler kütüphaneye getirilirdi. Devlet eliyle kurulan (1882) bir tür milli olan Beyazıt Kütüphanesi'ne 'kedili kütüphane' diyenler de vardı. Her gün Urfa yağının en iyi cinsinden papara yapılırdı kedilere. Bu işle kütüphaneye hayli hizmeti geçmiş bir hanım meşgul olurdu. Personelden de yiyen olurdu paparadan. Aylık alındığının ilk haftasında menü değişir, bu kez ciğer dağıtılırdı. Kediler düzenli olarak parçalarını alır ve kütüphanenin uzun koridorlarında dağılırlardı."
İsmail Saib Bey, anlatılanlara göre Beyazıt Kütüphanesi'ndeki onbinlerce eseri isim ve yazarları ile ezbere bilir ve hatta anlatılanlar doğru ise kitapların içeriğini de ezberinden rahatlıkla tekrarlardı. Beyazıt Kütüphanesi'nde çalışırken ya da dostları ile sohbet ederken kediler omuzlarında gezinirdi. İsmail Saib Bey'in bizzat baktığı 27 kedisi olduğu söylenir. Bu kedilerin erzaklarını alan yakın dostu Oscar, Alman kökenli biri idi ve İsmail Saib Bey'in etkisi ile müslümanlığa geçmiş ve ismini Osman olarak değiştirmişti.
İsmail Saib Bey sarığının üzerinde kedilerin uyumasına izin verecek derecede kedilere düşkündü, hatta arkadaşları onu yemeğe davet ettiğinde kedilerin bakımı aksar diye endişe ederdi. Dostları hasta ya da kötü kokan kedilerle haşır neşir olduğundan dolayı zaman zaman onu paylar ama o her seferinde "bu bir tutkudur" diye usulca kendini savunurdu.
Kedi dostu İsmail Saib Bey ve Kedili Kütüphane hakkında bir çok bilgi olmasına karşın ne yazık ki yoksulluk ve bakımsızlık içinde hayata gözlerini yuman bu ince ve zarif beyefendinin ölümünden sonra kedilerine ne olduğu hakkında hiç bir bilgi yok.
Hüzün karışmış bir hikaye.
Sabah bahçede beni ilk selamlayan "kedicik"i görünce hüzün beni de sarıyor.
Kediler emanettir.
Kediler...
Bir kedim bile yok demeyin a dostlar.
Kediniz olsun.
Seçin birini.
Etiketler:
ciğer,
ebu hüreyre,
ismail saib sencer,
kedi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder