Social Icons

14 Eylül 2012 Cuma

Tahrik

Tahrik kelimesini duyduğumda aklıma nefis şiiriyle İsmet Özel gelir. Ne kadar yan anlamı ne kadar uzak anlamı ne kadar türetilmiş anlamı olursa olsun tahrik, bu şiirde, yakası paçası toplanmış, efendi duruşlu bir kelimedir.

Tahrik için lügatların münasip gördüğü karşılıklardan bazıları şunlar: Kımıldatma. Hareket ettirme. Bir kimseyi kötü bir iş yapması için ileri sürme, kışkırtma...

En uzak, en olumsuz anlamları ile ele alsak kelimeyi ve şu bağlamda bir soru sorsak: Müslüman tahrik olur mu?

Etken nesnenin gücüne bağlı deriz belki.

"Bizim hareket noktamız kalbimize sarkıtılan iman eksenlidir, ivmeyi oradan alırız," deriz ya da.

Veya bizler öfkeleniriz ve fakat öfkemiz mihrakadır deriz.

Der miyiz?

Ne gezer?

Aleni tezgah ürünü boktan bir film ile bu kadar tahrik oluyorsa ümmetin sebepsiz yere bir çok herzeye imza ataması mukadder değil midir? Karnımızda daha soğukluğunu kaybetmeyen cola, ayağımızda Nike, arabamız chevrolet filan ağzımızda "Kahrolsun..."

İyi de kardeşim güneş ilk defa doğudan doğmuyor ki... Hem yanı başımızda, yüreğimizde mesela Suriye'de her gün yüzün üstünde insan ölüyor. Tık yok. Adam sana açıyor tezgahı, balıklama...

"Onlar bizim peygamberimize..."

Peygamberinle ilgili kaç tane "adam gibi" film yaptın da kıytırık bir film üzerine basıyorsun narayı? O film sen nara atasın, şiddete yönlenesin, kırıp dökesin diye yapılmışsa ve gözün dönmüş bir şekilde buna hizmet ediyorsan ne olacak efendi?

Burnunu çevir ve git pislik içerisinden be adam.

Git ve tutun peygamberine. Sosyal medyaya, ekranlara, şiddete, kana değil "Kalbine dön."

1 yorum:

  1. Tahrik

    Bırakın ince kavak seslerini şehrin içinde
    paralar yaşlı kızların koynunda yatarken
    bırakın köprülerin üstüne yağmur
    ve basma perdelerden lânet bize.
    Şaşılacak bir dünyada yaşamaktı; öğrendik
    şimdi külçeler yüklüyüz şaşılacak bir biçimde
    külçeler yüklüyüz ve çıkmak istiyoruz yokuşu
    Sokaklar gittikçe katı bizim adımlarımıza
    peşimizde bütün bahçeleri boşaltan ter kokusu
    yankımız soyunup sevap rahatlığı alınan yataklarda
    yürek elbet acıyor esvap değiştirirken
    bizden artık akması beklenilen kan da aktı
    kovulduk ölümün geniş resimlerinden.
    Efsanelerden kovulduk
    kan ve demir kelimeleri söyleyince
    elbiseler içindeyiz, şehrin içinde
    önümüz iliklenmiş, ayakkaplarımız bağlı
    kimsenin uykusunun fesleğen koktuğu yok
    altıkırkbeşte vapur ve sancı geç saatlerde
    eski savaşçılar vesair geçmiyor bulutlardan
    çiçek alıp eve götürüyoruz
    bunun bir delilik olduğunu bile bile
    en ıssız duyguların ucunda karakollar
    asmaların altı tuzak ve tuzak caddelerde
    külçeler yüklüyüz, çıkmak istiyoruz yokuşu
    gözler kısılıp bakılıyor bize.
    Biliniyor
    bizim mahsustan yaşadığımız
    biliniyor
    şarkıların sırası bizde
    biliniyor
    hayat bizden razıdır
    biliniyor
    otların sarardığı yerlerde güneş
    kurşunun değdiği tende heves kalmıştır.

    İsmet Özel

    YanıtlaSil

 
 
Blogger Templates