"Mevsimi aşka çağıran kuşların nerde senin?.." dedi adam.
Aslında ne şair dedi, ne kulak duydu.
Kuşlar duydu yalnız. Çok uzaklardan mevsim bir de.
Bir çocuğun dizi değdi toprağa. Zorla gönderildiği uzak diyarlardan zorla getirtildi adam. Şair değildi. Susarak yazıyordu şiirlerini. Uzak nidalarla uzak mevsimler büyütüyordu gırtlağında.
Dünya garip bir yer, dedi adam.
Adam bütün bilinmezleriyle denklemi gençliğin önüne koyup gitti. Sayılar çizgilerde kaldı, akıl bilinmezde. Yaşlandıkça bilinmezlik ölüyor dediydi adam, tecrübe edişi bundandı. Bundandı dünyanın boş bir yer olduğunu bilişi. Bildikçe boş verişi bundandı. Kaybedecek bir şey kalmadan anlamak, bilmek değil dedi adam. Vayy dedi tıkırtılı bir nefesle ihtiyar. Vayy.
Unutmayı özlemek dedi adam, ne güzel.
Sıranı vermek ardındaki kalabalıklara. Çığlıklar arasında susmak. Göğe bakmak durmadan. Bir karar duymak için değil göğe bakmak için. Göğsündeki acıyı avuçlamak edebiyat değil.
Mutlulukla ne zorum var dedi adam.
Mezar başında kıpırdadı dudakları. Otobüsler geçti mezarlık dibinden. Mezarlık üstünden uçaklar geçti. Rüzgar esmedi de saçlarının arasından gazetelerde bir taziye okundu. Kekeleyerek manşeti okudu okuma bayramına hazırlanan çocuk: Müslim Gürses filmi rekor kırdı.
Bir şekilde ölüyoruz Zeki Bulduk, bin şekilde yaşıyoruz.
Tribünler ayakta.
Tabutumuz üstünde zar atılmakta.
Ellerim cebimde bir şarkı tutuyor. Kalırsa bir sözün kalır diyor adam. Kalmasa da olur diyor bir başkası. İşte uzaklar. İşte kerpiçten evler. İşte romanlardan sarkan savaşlar. 1984 İşte. Ve daha İşte filmler. Hangisinde bir insanı sevdiniz? Kimseyi sevmemiş, sevememiş insan bakışlarıyla yeniden kuruluyor geceden sonra gün. Başka dünya mümkün.
Dedi.
Adam.
30 Ekim 2018 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder